Kimden : TA2MBD Kime : TECH@TUR Tip/Status : BX Tarih/Saat : 21-Eyl 07:57 BID : 7410_TA2MBD Mesaj no : 260332 Başlık : Amatör astronomlar tarihi Path: !TA2SAK! From: TA2MBD@TA2SAK.#SAK.TUR.EU To : TECH@TUR [AGWwin-95.10] MID TA2MBD_7410 Posted at: Sun Sep 21 01:06:18 2003 Amatör astronomlar tarihi Astronom Michael Rowan-Robinson tarihteki bilim adamlarının çoğunun, bilim dışı işlerden geçimini sağlayan ve amatörce bilimle uğraştıklarını savunuyor TÜBİTAK yayınlarından çıkan ve Türkçe'ye 'Yıldızların Altında. Evrenimiz için bir kılavuz' adıyla çevrilen kitabında Rowan-Robinson, astronominin, amatörlerin hala önemli bir rol oynadıkları bilimlerin belki de "sonuncusu" olduğunu öne çıkarıyor. 17. yüzyılda İngiltere'de Cambridge, Oxford ve Londra'daki Gresham üniversitelerinin astronomi bölümlerinde profesör olan yalnızca üç astronom vardı. 18. yüzyılın sonlarında pek çok konuya ilgi duyan Goethe bile astronomiye önemli katkılar yaptı. BOŞ ZAMANINDA URANÜS'Ü KEŞFETTİ William Herschel, ilk gözlem kayıtlarını 1774 yılında kendi yaptığı aynalı bir teleskopla parlak bir takım yıldız olan Avcı Nebulası'nı gözlemlerken tutmaya başlamıştır. Herschel o zamanlar hala Bath'daki Octagon Kilisesi'nde org çalmakla görevliydi. Ancak müzikle ilgili görevlerini bırakıp bir kraliyet bursuyla tam zamanlı astronom olarak çalışmaya başladığı 1781 yılında Uranüs'ü keşfetmesinden sonra, yaşam boyu sürecek nebula araştırmalarına başladı ve böylelikle de modern astronominin temellerini attı. Bir değişen yıldız olan ve en parlak durumundaki ışıma gücü Güneş'in üç bin katına kadar çıkan Delta Kral, 1784 yılında sağır ve dilsiz İngiliz astronom John Goodricke tarafından keşfedildi. Goodricke, geceler boyu teleskop başında durmasından kaynaklanan zatürreeden henüz 22 yaşında öldüğünde ardında çok önemli keşifler bırakmıştı. Evrende uzaklıkların ölçülebilmesinin yolunu açan Henriette Leavitt'in bulduğu sonuçlar 1912'de yayımlandı ama çalışmalarını sürdürmesine Harvard Gözlemevi yöneticisi Edward Pickering izin vermedi. Çünkü Pickering, personelin görevinin verileri yorumlamak değil, sadece toplamak olduğuna inanıyordu. Samanyolu'nun yapısıyla ilgili ilk problemi çözen, Galileo oldu. Teleskopunu gökyüzüne ilk kez çevirdiği 1609 yılında çeviren Galileo, Samanyolu'nun neredeyse sonsuz sayıda sönük yıldızdan oluştuğunu tespit etmekte zorlanmadı. RADYO DALGALARI İLGİ ÇEKMEMİŞTi Karl Jansky'nin 1933'te Samanyolu'ndan kaynaklanan radyo dalgalarını keşfetmesiyle Samanyolu Galaksisinin yapısını anlama çabalarında önemli bir gelişme daha oldu. O sıralarda Jansky, Bell Laboratuvarları'nda, okyanus aşırı telefon hatlarında ortaya çıkan parazit konusunda çalışıyordu. Bu parazitin yerini saptamak üzere bir anten yaptığında, parazitin gökyüzündeki yıldızlarla birlikte döndüğünü ve kaynağının Yay Takımyıldızı doğrultusunda olduğunu farketti. Parazite samanyolunun neden olduğu sonucuna vardı. Astoronmlar Jansky'nin bu keşfiyle çok fazla ilgilenmedi ve radyo dalgaları araştırmalarını canlı tutma görevi, bir amatöre, Grote Reber'e düştü. Rober, Illinois'nin Wheaton kentindeki evinin arka bahçesine, herkesin çok ilgisini çeken, yönlendirilebilir bir radyo anteni kurarak, bununla Samanyolunun radyo dalga boylarında oldukça ayrıntılı bir haritasını çıkardı. Rober'in, American Astrophysical Journal dergisine yolladığı makaleyi Editör Struve, normal uygulamada olduğu gibi, incelemesi ve görüşünü bildirmesi için bir başka astronoma göndermek yerine, neler olup bittiğini anlamak için Wheaton'a bir ekip göndererek, Reber'i bulmalarını ve anteni incelemelerini ister. Ne yazık ki ekip Wheaton'a vardığında Reber'in antenini inceleyemezler, çünkü annesi, antene çamaşır ipi gerdiği için Reber anteni hareket ettiremez. Güney yarımküreden çıplak gözle görülebilen Büyük ve Küçük Macellan bulutları, Samanyolu'nun hemen dışında bulunuyorlar. Avrupa, bu oldukça küçük ve düzensiz biçimli galaksilerin adını ilk kez 1492-1493 yıllarında dünyanın çevresini denizden dolaşan Portekizli denizci Fernando Macellan'ın tarihçisi Pigafetta'nın günlükleri sayesinde 1520'de duydu.